Skip to content

PC başında bir şeyler yemek ve içmek

Bilgisayar işi içinde olanların bir çogu genellikle  bilgisayar başındayken bir şeyler yer ve içer. Bu doğal bir şeydir. Bu doğallık, içinde her türlü şey barındıran bir klavyeye ve dağınık bir masaüstüne sahip olmasına neden olur.

Bunu yapmanın yanlış bir şey olduğunu herkes söyler ancak ben dün bunu bizzat yaşayarak ögrendim. Benimle birlikte dizüstü bilgisayarımda  sonunda alkolünde nasıl bir şey olduğunu ögrenmiş oldu. Biraz şans ve birazda elektronikçi olmanın verdiği deneyimle erken müdahele ile dizüstünü yarım saatlik bir uğraştan sonra kurtardık ama olan biraya oldu :))

Sonuç olarak ya pc ile uğraşırken içmeyeceksin yada içerken bilgisayar ile uğraşmaycaksın :p

Lost

Sonunda bende çoğunluğa uydum ! ve meşhur Lost dizisini baştan sona izledim. Benzer kurguya sahip kitap okumamış veya film – dizi seyretmemişler için gerçekten etkileyici bir anlatımı ve hikayesi var.   İlk üç sezon acaba gelecek bölüm ne olacak dedirdetecek ve yorumlar yapılmasını sağlayacak cinsten ( zamanında diziyi takip edenlerden bu yorumları oldukça sık duymuştum) ancak 4. sezon dizinin akışı ve merak edilen bir çok şeye cevap verip yeni sorular çıkarsada bende 5. sezonda neler olacak şeklinde bir merak uyandırmadı. Manyaklarının sabırsızlıkla beklediğini biliyorum.

Bize bu noktada düşen o kadar emek harcamış güzel bir dizi yapanlara teşekkür etmekten başka bir şey olamaz. Bir gün bir Türk diziside bu kadar başarı sağlar umarım.

Bunu eller anlamaz sana ihtiyacım var

Bak yine kader sessizce örmüş ağlarını
Bir çare gönül uzanmıyorki kolları
Hep kara haber getirdi yaz yağmurları
Senden bir haber geçermi ömrün kalanı?

Karanlıklar içinden gün doğar ya aniden
Belki öyle can bulur yarım kalan hikayemiz
Gidecek yerim mi var?
Diyecek sözüm mü var?
Bunu eller anlamaz sana ihtiyacım var

 

 

Neler oluyor güzel ülkemde……………

Bir takım dış güçler onlara köle olmuş insanlarıda kullanarak ülkemi karıştırmaya yeni gündemler oluşturmaya bir yandanda ceplerinin doldurmaya devam ediyorlar…..

İlk okul birden başlayarak zorla beynimizin içine işlenmeye – ezberletilmeye çalışılan ve kimi zaman sevgili hocalarımında gayretleriyle yeter artık dediğim ve zaman zaman nefret ettiğim gençliğe hitabeyi bugünlerde hatırlamak, benimsemek gerekiyor…..

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet’ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.

Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.

İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.

Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetln imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!

Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dagıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.

Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!

K. ATATÜRK 20 Ekim 1927.

Back To Top