Ölüm
İnsan hissetmedikce ölümün ne kadar yakın olduğunu, unutuyor faniligini bu dunyanın ne kadar boş olduğunu…
İnsan hissetmedikce ölümün ne kadar yakın olduğunu, unutuyor faniligini bu dunyanın ne kadar boş olduğunu…
şirketinize IT yatırımları yaparken cisco, alcatel gibi firmaların yüksek fiyatlarından bıktıysanız ve alternatif arıyorsanız huawei switch ler imdadınıza yetişebilir. gerçi huawei nin sicili pek temiz sayılmaz ama işinizi görecektir.
s3000 serisi bir cihaz için temel konfigürasyonunu beraber yapalım. S3352P-EI-48S e ait görsel aşağıda görülmektedir.
konfigürasyon modunu aktif edelim ve switchimizin adını değiştirelim
<Quidway>system-view
[Quidway]sysname Customer_A
[Customer_A]
switchimiz için yönetim ayarlarını yapalım. yönetim için 99 vlanını kullanacağız… vlanı 99 u oluşturalım
[Customer_A]vlan 9999 vlan için ip tanımlamalarını yapalım.
[Customer_A]interface Vlanif 99switchimiz üzerinde yer alan gibabitethernet arayüzlerinen bir tanesini trunk olarak olarak tanımlayalım ve tüm vlan için kullanılabilir yapalım.
[Customer_A]interface GigabitEthernet 0/0/148 portlu bir switch kullanıyorduk. bu yüzden 48. portu yönetim içinde aktif edelim. diğer portlar için yönetime erişim vermeyeceğiz.
[Customer_A]interface Ethernet 0/0/48iş ağımızda kullanım için 100 vlanını tercih ettiğimizi varsayarak 100 vlanını oluşturalım.
[Customer_A]vlan 100switch üzerinde yer alan 0/0/1 ve 0/0/2 ethernet portlarını vlan 100 kullanımı için aktif edelim
[Customer_A]interface Ethernet 0/0/1şimdide en temel route imizi yazalım
[Customer_A] ip route-static 0.0.0.0 0 10.0.0.2temel konfigürasyon işte bu kadar..
Sana gitme demeyeceğim
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar,
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalan istiyorsan yalanlar söyleyeyim.
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
Özdemir Asaf (1957)
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih’te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
Atilla İlhan
Bilmem ki nasıl anlatsam;
Nasıl, nasıl, size derdimi!
Bir dert ki yürekler acısı,
Bir dert ki düman başına.
Gönül yarası desem…
Değil!
Ekmek parası desem…
Değil!
Bir dert ki…
Dayanılır şey Değil!!